Osmanlı’Dan Hikâyeler-Kolektif Osmanlı’dan Hikâyeler - Cuma Vural Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısı’nı geziyormuş. Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar. Bir ara gözü kekliklere ilişiyor padişahın. Bir grup kekliğin üzerindeki kâğıta, “Satış fiyatı: Tanesi 1 altın” yazıyor. Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı 30 altın. Padişahın gözü 30 altınlık kekliğe takılıyor. “Hayırdır” diyor satıcıya. “Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın,bu 30 altın?” Satıcı, “Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor. Tabi bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar. ” diyor. “Satın alıyorum” diyor padişah, “Al sana 30 altın. ” Parayı veriyor, hemen oracıkta kekliğin kafasını kopartıyor. Adam şaşırıp, “Be adam! Ne yaptın? En maharetli kekliğin kafasını kopartın” diye dövünürken padişah gürlüyor: “Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bu gibilerin akıbeti er veya geç ölüm olacaktır. ”.