Gezi ve mekân yazilarimizin üçüncü duragindayiz. “Yer Gök Medeniyet” ile “Sehir ve Suur” çalismalarimizda Istanbul sokaklarini arsinlamistik. Bu duragimizda da yine tarihi Istanbul sokaklarinda kadim medeniyetimizin izlerini sürmeye devam ediyoruz. Ugradigimiz mekânlar bazen Merkez Efendi, Eyüpsultan ve Murad-i Buhari gibi Istanbul'umuzun manevi üsleri oldu. Bazen ayakta durmaya takati kalmamis tarihi bir çesmenin yaninda soluklandik ve tarih muhasebesi yaptik. Bazen Karaköy, Yer alti Camii ve Fatih, Mehmet Aga Külliyesi gibi Istanbul'un pek bilinmeyen mekânlarina misafir olduk. Bazen de bir mezar tasindan hareketle adi sani unutulmus fakat tarihte iz birakmis Kadirga Mimari Mustafa Aga, Hattat Demircikulu Yusuf Efendi, sair ve devlet adami Ebubekir Kani Efendi, ünlü matematikçi Vidinli Hüseyin Tevfik Pasa ve Hekimbasi Salih Efendi gibi münevverlerimizin hayat hikâyesi ile yüzlestik. Eyüpsultan'da bir Mimar Sinan saheseri Zal Mahmut Pasa Camiini temasa ederken gururlandik. Fakat Sehzade Mustafa'nin katli aklimiza düstügünde de hüzünlendik. Eyüpsultan'da 221 yildan beri garip gurebaya hizmet veren imareti, büyük camilerin girisinde bir zamanlar salinan “Enaniyet Zincirleri”ni, varlikli müminlerin bakkallari dolasip borçlarini sildirdigi sistem olan “Zimem Defterleri”ni hatirlamak da yine bu duragimiza nasip oldu. Çalismamizda tarihe mal olmus bir büyügümüzün unutulmus mezar yerini tarif edebildiysek bu bizim için su fani dünyada en büyük mutluluk vesilesidir. “Basarim ancak Allah'tandir, O'na güvendim; O'na yöneliyorum.” Nidayi Sevim Daha az göster