Değerli okuyucular! Sizlere sunacağımız bu kitap, itikadî konuların küfür bölümünü içeren mütevazı bir eserdir. Günümüzde düşüncelerin altüst edildiği, hak ile batılın birbirine karıştırıldığı ve dinlerinde samimi olan mü’minlerin çeşitli şeytanî yolarla saptırılmaya çalışıldığı bir zamanda, İslam inancının temel esaslarını öğrenip savunmaya şidetli ihtiyaç vardır. Ta ki küfür ile iman, tevhid ile şirk ayırt edilsin, yaratılanlar Yaradan’a karıştırılmasın. Böylelikle mü’minler dünyada da ahirete de kurtuluşa ersin ve mesut olsunlar. Şunu unutmamak gerekir ki, İtikadî konular ilk öğrenilmesi gereken en önemli meselelerdir. Bunlar oldukça cidi ve riskli konulardır. Bunları sabırla ve metanetle incelemek, detaylı bir şekilde tekrar tekrar okumak, iyi anlayıp inanmak, daha sonra insanlara arınık ve net bir şekilde ulaştırmak gerekmektedir. Aksi takdirde konular birbirine karıştırılır, kafalar bulandırılır, kişiler faydasız Bizans Cedeleri’ne sürüklenir, ortaya beklenmedik inanç karmaşası çıkar. Bu itibarla, itikadî konulara değinen zat, kesin ve sağlam naslara bağlı kalmalı, birbiriyle çelişir görünen nasların bağdaştırılmasını bilmeli, ifrat ve tefriten uzak olmalı, fikrî cedelerden kaçınmalı, önyargılı olmamalı ve delilsiz konuşmamalıdır. Aksi halde, insaf ölçülerini kaçırabilir, tasuba sürüklenebilir. Kendisi gibi düşünmeyenleri küfürle dahi itham etmeye kalkışabilir. Konuların derinliğine dalmadan önce, değerli okuyucuların dikatini, bu kitapta takip edeceğimiz metoda çekmek isteriz: Bizler, mümkün oldukça bir konudaki çeşitli görüşleri dayandıkları sahih delileriyle birlikte aktarmaya, zayıf olan delileri zikretmemeye gayret gösterdik. Beli bir fırkaya meyletmeksizin ve beli bir fikre bağnazlık yapmaksızın, nasların açıkça desteklediği görüşleri tercih etmeye çalıştık. Elimizden gelen mütevazı çabalarımızı harcayarak, konuları anlaşılır ifadelerle, net bir şekilde aktarmaya gayret gösterdik. Böylece her okuyan faydalansın, sadece elit kişiler değil, halk da konulara vakıf olsun. Çabalarımızın mütevazı olduğunun ve ilmin erbabına kıyasla bir çekirdek kabuğunu dolduramayacak kadar az olduğunun da bilincindeyiz. Yüce Mevlâ’dan niyazımız, sürç-ü lisânımızı afetsin, ayağımızı sabit kılsın ve hatalarımızı bağışlasın. O, çok afeden ve çokça bağışlayandır. Okuyucu kardeşlerden de yanlışlarımızı düzeltip bizleri haberdar etmelerini, hayırlı dualarından mahrum etmemelerini temeni ederiz. Alah bizleri dünya ve ahirete mesut eylesin, hayatımızın sonunu ölümlerin en değerlisi olan şehâdet şerbetini içtirerek hitâma erdirsin ve cenetlerin en yücesi olan Firdevs’ine yerleştirsin. Âmin! Hasan KARAKAYA.