Hikâyelerin basladigi ve bittigi yerde, dünyamin merkezindeyim! Ödüllü eserlerinden tanidigimiz Andreas Steinhöfel'in kaleminden çikan Dünyamin Merkezi, bir delikanlinin yetiskin ve olgun bir bireye dönüsme sürecini ele alan çok katmanli bir “olusum romani.” Yasadigi yere sigamayan, geçmisinden kaçamayan, gelecegini göremeyen ve tercihlerine yönelik saldirilara karsi kendini savunmaktan baska çikar yol bulamayan Phil'in darmadagin hayatina genis bir parantez açan yazar; toplumsal baskilarin ve büyüme sancilarinin kültür farki tanimadigini da bir kez daha gözler önüne seriyor. Yer yer Yunan mitolojisinden esinlenen girift konusu, sarsici kurgusu ve etkileyici üslubuyla okuru daha ilk sayfalarindan kiskivrak yakalamayi basaran kitap; bizi kesiflerimiz, hayal kirikliklarimiz ve yasama dair seçimlerimiz üzerine sorgulamaya itiyor. Phil, hayat yolunun çok basinda, henüz on yedi yasinda bir delikanli. Fakat yasitlarindan oldukça farkli; çünkü dünyaya körü körüne bakmaktan çok daha fazlasinin pesinde. Bir yanda iliskilerinde orta yolu bulamadigi uçari annesi ve bir zamanlar hiç ayrilmadiklari ikiz kiz kardesi, öteki yanda ise içindeki dalgalanmalarin kaynagi, tutkuyla kalbini kaptirdigi Nicholas var. Üstelik eski, büyük evlerinin odalarinda birbirinden gizli, birbirinden sakli nice büyük sir açiga çikmayi bekliyor. Ne var ki karmasik geçmisiyle yüzlesmeden önce kendisiyle barismayi ögrenmeli... Okurun zihnini kurcalamayi seven Andreas Steinhöfel zamandan ve mekândan bagimsiz akan bu derinlikli hikâyesiyle, bizleri dünyalarimizin merkezine inmeye çagiriyor ve Phil'in pesi sira, kitabin sayfalarinin hayli ötesine geçecek bir yolculuga çikariyor. “Ayaklarimin altindaki yer hâlâ sallaniyormus gibi geliyor ama artik düsmekten korkmuyorum. Bu güzel bir his. Hareket hâlindeki yasama dair bir his...” “Hem üslup hem de konu açisindan agirligini hissettiren çok katmanli bir roman.” The Guardian Daha az göster